KALP DAMAR HASTALIKLARI
Koroner damarlar, kalp kasını (miyokard) besleyen genellikle 3-4 mm çapındaki atar damarlardır. Kalbin sol karıncığından çıkan vücudun en büyük damarı olan aortun hemen kök kısmından ayrılırlar. Damar hastalığı dendiğinde aklımıza ilk gelen damar sertliği yani aterosklerozdur. Bu, damar duvarında plak adı verilen yağlı birikimler sonucunda oluşur. Bu birikimler zamanla damar boşluğunu (lümeni) daraltıp kalp kasındaki kan akışının azalmasına neden olur. Böylece kalp kası yeterli besin ve oksijen alamadığında da kişide genelde göğüs ağrısı (anjina) oluşur. Bazen de bu plakların aniden yırtılıp damar içi pıhtı oluşumuyladamarda tam ya da nerdeyse tama yakın tıkanmayla beraber kalp krizi (miyokard enfarktüsü), ciddi ritim bozukluğu ve kalp şokuna bağlı ani kalp ölümü gelişebilir. O yüzden risk oluşturan nedenlerin giderek arttığı yaşlanan tüm dünyada ve ülkemizde kalp ya da koroner arterhastalığı (KAH) halen başta gelen ölüm nedenlerinden biridir. Damar hastalığı oluşumunu önlemek için yapılması gereken en önemli şey ise risk faktörlerinin düzeltilmesi ya da mümkünse ortadan kaldırılmasıdır.
KAH risk faktörleri nelerdir?
Aşağıda listelenmiş KAH risk faktörlerinden bazıları değiştirilebilir (örneğin sigara; kan basıncı ve kan şekeri kontrolü, obezite gibi) bazıları ise ne yazık ki değiştirilemez (örneğin yaş, aile öyküsü gibi) risk faktörleri olup önemli olan değiştirilebilen risklerinin farkında olmak onları minimalize etmek mümkünse ortadan kaldırmaktır.
KAH belirtileri nelerdir?
1. Göğüs ağrısı (anjina):
Kalp damar hastalığının en çok karşılaşılan ve hem poliklinik hem de acilde en çok başvuru nedeni olan belirtisi göğüs ağrısıdır. Burada göğüs ağrısının anjina adı verilen ve Yunanca boğulma anlamına gelen kalp kökenli bir ağrı olup olmadığı ayrımı çok önemlidir. Eğer göğüs ağrısı kalbin hızlanmasına neden olan eforla beraber (yol yürüme, merdiven veya yokuş çıkma ya da bir yük taşımakla) ortaya çıkıyor ve dinlenince azalıyor ise aynı zamanda karakteristik olarak baskı şeklinde veya ezici sıkıştırıcı karekterde ise anjina olarak tanımlanır. Göğsün genelde tam orta hattındaki bu ağrı bazen sol kola, omza, sırta veyaçeneye yayılabilir. Bazen efordan bağımsız olarak damarda spazm oluşturabilecek soğuk, emosyonel stres ve heyecan da ağrıyı tetiklenebilir. Eğer kişinin göğüs ağrısı eforla ilişkisiz olup noktasal (parmak ucuyla gösterebildiği kadar küçük bir alanda) ise, pozisyonla yeri değişiyor, nefesini kesen karakterde, iğne batar tarzda ya da bıçak saplanır gibi ise bu ağrı kalp kökenli bir ağrı değildir. Genellikle kalp kökenli olmayan bu ağrılar kalp damar hastalığı riski bulunmayan daha genç popülasyonda görülen ve nedenin çoğunlukla kas iskelet sistemi kaynaklı olduğu ya da psikolojik kökenli ağrılardır.
Angina’nın iki ana türü vardır:
Stabil angina: Genellikle belirli bir düzende ve fiziksel aktivite veya stres gibi belirli bir tetikleyici ile ilişkilidir. Dinlenmekle veya kişi KAH tanılı ve nitrat gibi bir damar genişletici ilaç kullanıyor ve ağrı geldiğinde ilaç aldığında geçiyor ise bu stabil anjinadır.
Stabil olmayan angina: Şiddeti daha ciddi ve beklenmedik olan anjina formudur. Dinlenme sırasında bile ortaya çıkabilir ve kalp krizi riskini artırır.
2. Nefes darlığı (Dispne)
Sağlıklı bir birey normalde nefes alıp verdiğini hissetmez. Eğer kişi fiziksel aktivite sırasında ya da dinlenirken nefes almakta zorluk çekiyorsa bu dispnedir. Dispne kalp kökenli olabileceği gibi akciğer hastalıkları (KOAH, astım, akciğer embolisi gibi) nedenli olabilir. Bunun dışında obezite, anemi, gebelik, anksiyete de nefes darlığı yapabilir. Fakat stres ve anksiyetede görülen kişinin nefesinin yetmediği ya da yarım kalıyormuş hissinin olduğu, ikinci bir nefes alma ihtiyacının olduğu durumu tanımlayan şey dispneden ziyade nefes açlığıdır. Kalp kaynaklı dispne ise sol kalp yetmezliği, ileri mitral yetmezliği, myokardinfarktüsü, kalbin etrafında bulunan iki zar arasında fazla sıvı toplanması ile tanımlananperikard effüzyonu veya hastanın tansiyonunu bozan yüksek kalp hızı olanlarda görülebilir.Ama en çok kalp yetmezliğinde görülür. Kalp yetmezliğinin de en sık nedeni KAH’dır. Kalp yetmezliğinde kalbin pompa gücünün azlığı ile akciğerden gelen oksijenize olmuş kanın sistemik dolaşıma gönderilememesi nedeniyle tekrar akciğerde göllenmesi dispneyi oluşturur. İleri kalp yetmezliği olan hastalar zamanla baş altındaki yastıkların sayısının çoğaldığını veancak yatabildiklerini, yatar pozisyonda iken kalkıp oturma ihtiyacı hissettiklerini bazen de gece uykuda birden nefes darlığı ile uyandıkları anemnezini verirler.
3. Çarpıntı
Çarpıntı, kişinin kalp atışlarını normalden daha güçlü, hızlı ya da düzensiz bir şekilde hissetmesidir. Bu his, göğüs, boğaz veya boyun bölgesinde hissedilebilir. Çarpıntı genellikle kısa süreli ve zararsızdır, ancak bazen daha ciddi bir kalp probleminin belirtisi olabilir. Kalp ritim problemleri (aritmi) yaşayan genç hastalarda genelde yapısal kalp hastalığı ya da damar hastalığı bulunmaz fakat riskleri bulunan ileri yaştaki hastalarda aritmi ile KAH ilişkisi bulunmaktadır. Bir diğer açıdan KAH tanısı bulunan ve çarpıntısı bulunan hastalar ayrıca ciddiye alınmalıdır.
4. Bayılma (senkop)
Kalp kökenli bayılma genelde kalp ritim ya da iletim problemlerinde ya da ileri yaşta ileri aort kapak darlığı gibi kapak hastalıklarda karşımıza çıkmaktadır. Ancak özellikle sağ koroner damarda akımı kesebilecek KAH zemininde bir miyokard enfarktüsünde senkop acile ilk başvuru nedeni olabilir.
BACAK (PERİFER) DAMAR HASTALIKLARI
Periferik damar hastalığı (PDH), vücudun ekstremitelerinde özellikle bacak damarlarındadaralma, tıkanma veya fonksiyon kaybı sonucunda ortaya çıkan bir dolaşım bozukluğudur. Bu durum arteryel sistemi ilgilendiriyor ise adı periferik arter hastalığıdır (PAH). Arter ve venhastalıkları nedenleri de belirti ve bulguları da birbirinden farklılık gösterir. Periferik venözhastalıklar (venöz yetmezlik ya da tromboz) ve lenfödem gibi lenfatik sitemi ilgilendiren damar hastalıkları da PDH kategorisinde yer alır. Bacak venlerindeki kapakçıklarının zayıflaması sonucu kanın geriye doğru akması ile ilişkili kronik venöz yetmezlik genellikle tek taraflı olur, ciltte kızarıklık, sıcaklık artışı ve gerginlik, yüzeyinde belirginleşen ve genişlemiş damarlar (varis) ile ayakta durmak ya da yürümekle artan baldırda veya uylukta başlayan ağrı polikliniklere en çok başvuru nedenleridir. Derin venöz damarlarda oluşan kan pıhtısı ile ilişikili derin ven trombozu (DVT) ise genellikle uzun süreli hareketsizlik, kalça ya da diz gibi majör ortopedik cerrahi müdehalalerden sonra ya da damar duvarını hasarlayantravmalardan sonra olabileceği gibi, bazı doğum kontrol hapları kullanımı ya da kan pıhtılaşma bozuklukları sonucu pıhtı oluşumuna neden olan birtakım genetik hastalıkların varlığında oluşabilir. Bacakta ağrı ve renk değişikliği ve şişlik gibi belirti ve bulgular bu durumda daha baskın olup hızlı gelişir, fazla vakit kaybetmeden hastaneye başvurulmalıdır. Çünkü burada oluşan bir pıhtının venöz sistemin sağ kalbe olan dönüşü ile kalpten akciğer ana damarlarına atması (pulmoner tromboembolizm) gibi bir risk sözkonusudur.
PAH’da durum genellikle, koroner arter hastalığında olduğu gibi genellikle yağ, kolesterol, kalsiyum depozitlerinden oluşan plaklar yani ateroskleroz nedenlidir. Dolayısıyla KAH için risk oluşturan durumlar PAH için de geçerlidir. Özellikle de diyabetin varlığı ve de sigara içilmesi hem PAH’ı tetikler hem de var olan damar hastalığını kötü anlamda progreseeder. Bazen de PAH nedeni daha çok gençlerde görülen otoimmun nedenli ve vaskülit adı verilen damar duvarı iltihabı olabilir.
PAH belirtileri nelerdir?
Yürüyüş veya egzersiz sırasında bacaklarda ağrı, kramp veya yorgunluk. Dinlenme ile bu belirtiler genellikle azaldığı için buna aralıklı (intermittan) kladikasyo denir.
İlerlemiş PAH, dinlenme sırasında bile bacaklarda ağrıya neden olabilir.
Diğer bacakla karşılaştırıldığında ona göre daha soğuk olan bacakta dolaşım bozuk demektir.
Bacaklarda renk değişikliği ve solukluk, parlak cilt veya kılların dökülmesi PAH işaretidir.
Ayaklarda veya bacaklarda oksijenizasyon sorunu nedeniyle iyileşmeyen yaralar PAH’dasıkça görülür.
Ayaklarda veya bacaklarda zayıf veya hiç hissedilmeyen nabızın varlığı damar tıkanıklığı bulgusudur.
ŞAH (KAROTİS) DAMAR HASTALIKLARI
Karotis arter hastalığı, boynun her iki yanında bulunan karotis arterlerinin daralması veya tıkanması durumudur. Bu arterler, aorttan ayrılan ve boyundan kafa içine devam edip beyne kan taşıyan ana damarlar olduğu için darlık ya da tıkanma durumunda beyne giden kan akışını azalarak inme (felç) oluşturabilirler. Karotis arter hastalığı genellikle koroner ve perifer arter hastalıklarında olduğu gibi yine ateroskleroz nedeniyle oluşur.
Karotis arter hastalığı belirtileri nelerdir?
Karotis arter hastalığı genellikle erken aşamalarında belirgin semptomlara neden olmaz. Ancak hastalık ilerledikçe ve ciddi bir daralma olduğunda, belirtiler ortaya çıkabilir. Bu belirtiler genellikle geçici iskemik atak (GİA) olarak bilinen kısa süreli inme benzeri semptomlar şeklinde olabilir. Etkilenen beyin alanına göre belirtilerin şiddeti değişir.
- Ani, geçici görme kaybı Genellikle bir gözde ortaya çıkan ani ve geçici görme kaybı karotiste bulunan bir plağın ya da pıhtının kopup embolize olduğunu düşündürür.
- Vücudun bir tarafında ani, geçici zayıflık veya uyuşma Özellikle yüz, kol veya bacakta ortaya çıkar.
- Konuşma bozuklukları Kelimeleri bulmakta veya konuşmanın zorlaşması, hastalar tarafından dilde dolanma gibi tarif edilmektedir.
- Ani baş dönmesi veya denge kaybı
- Şiddetli baş ağrısı
- Ani bilinç kaybı